Mehmet AKBACAK


pkk KENDİNİ LAV ETMEYE KALKIŞINCA

bir an evvel PKK’nın kongreyi toplayarak örgütün lağvedilmesini istemesi hem içerde ve hem dışarda bomba etkisi yarattı.


    1984 yılında Eruh ve Şemdinli’de yaptığı saldırıyla Türkiye’nin gündemine girdi. İlk zamanlar birkaç kişilik bir olaymış gibi gösterilmesiyle olayın üstü örtülmeye çalışıldı. Oysa 12 Eylül Faşist yönetimin bölgede uyguladığı şiddete dayalı uygulamaları, bölge halkının nefretini besledi. Bilhassa Diyarbakır Cezaevi’ndeki tutuklulara yapılan insanlık dışı işkenceler PKK’nın insan malzemesini oluşturmak için yapılmıştı sanki.

     O tarihten bu yana geçen 40 yıl içinde 50 bin insanın canına ve 500 milyar dolar paranın harcanmasına yol açmıştır. AK Parti’nin iktidara gelişine kadar yapılan bir takım girişimler, başlamadan boğdurulmuştur. Örneğin; Milli Güvenlik Konsey’inde PKK hakkında bir takım kararlar alınmak üzereyken Başbağlar Katliamı yapılarak gündem tam tersine döndürülmüştür. Son olarak Oslo görüşmeleri ve 2013’de başlatılan Çözüm Süreci bir takım devletler ve içerdeki bağlantıları sayesinde akamete uğramış. Hatta PKK’ya size ne verdiler de anlaşıyorsunuz diyen gazeteciler ve akademisyenler etkili oldular. 2015’ten 2025’e kadar 10 yıllık bir kayıptan sonra yeni bir adım atılmıştır.

 

       Meclisin açılışında ve 22 Ekim’de MHP lideri Bahçeli’nin DEM’lilerle tokalaşması ve herkesin şaşkınlıkla karşıladığı Öcalan’a yaptığı çağrı gündemi allak bullak etti desem doğrudur. Dediği; “ Öcalan PKK’yı lağvetsin gelsin DEM grubunda konuşsun”diye çoğu kişi ve partileri ters köşeye yatırmıştı. Çünkü ülkede PKK etkisizleştirilmiş, Irak ve Suriye’de faaliyetleri devam edegelmekte, Kandil’in DEM üzerindeki vesayeti yoğun bir şekilde sürmekte, bir bakıma muhalefetin politikalarına yön verir hale gelmiş olması, ayrıca Suriye’de rejimin çökmesi ve Türkiye’nin konumunun üst düzeyde olması artık bu sorunun kökden çözümünü zorunlu kılmıştır. Ayrıca bölgede ve dünyada yaşanan gelişmeler iç cephenin sağlam tutulmasını gerektirmektedir.

 

      Oluşturulan İmralı heyetinin görüşmeleri tamamlandıktan sonra 27 Şubat’ta Öcalan’ın PKK’nın ömrünü tamamladığını, bugünkü koşulların artık silahlı çatışmaya gereksizliğini, bir an evvel PKK’nın kongreyi toplayarak örgütün lağvedilmesini istemesi hem içerde ve hem dışarda bomba etkisi yarattı. Bilhassa PKK’nın ve Öcalan’ın arkasına sığınarak politikalarına paravan yapanlar açığa çıkıverdi. Bilhassa Öcalan mektubunda başta Bahçeli’ye ve Erdoğan’a teşekkürlerini sunması işin tuzu biberi oldu.

    Kimsenin hakkını yemeyelim, CHP lideri Özel ve diğer partilerin çoğunluğu destek verdiler. Buna karşılık bazı medya organlarında açıktan bazen de örtülü karşı çıkışların yapıldığını görmekteyiz. Mesela bir parti genel merkezindeki bayrağı yarıya indirmek suretiyle PKK’nın lağvedilmesinin yasını tutmakta.Bir gazete‘ Milletin başına yeni bir çorap örülüyor’ diye manşet atmış. Ben pek anlamadım, 40 yıldan beri terör örgütü olan PKK lağvedilmesini milletin başına çorap örülüyor diye lanse etmesi kime hizmet ettiğini açıkça itiraf ediyor. Bazı belediye başkanı da trafikteki kırmızı ışığa Ayyıldız, bilbordlara da Türk Bayrağı yansıttı. Bu olayı tombalama oyununa benzetini de unutmayalım. Bazıları da bu olayı küçümsemek için “PKK ilk defa silahları bırakmamış” diyerek olayı küçümsemesi ve değersizleştirmesine ne dersiniz. Bu yapılan dünkü olanlara benzemediğini çok iyi biliyorsun. İnşallah yine eskisi gibi olur demeye getiriyorsun. Sen hala geçmişte kalmışsın, o köprünün altından çok sular aktı efendi. Bugüne kadar PKK konusu masaya yatırıldığında başta Türk Milliyetçileri ve CHP yönetimi cepheden karşı çıkmışlardı. İlk defa bu konuda destek verdiler. Bazıları da akıl vermeye devam ediyor. “DEM ne derse desin Apo kendisi için ne isterse istesin, başımızdaki terör belasını yok etmek öyle kolay bir iş değildir”. Yapma ya! Peki ne yapalım PKK terörü devam mı etsin. Çok bilenlerden birileri de, koskoca devlet Öcalan’dan yardım istiyor diyor. Kimse Öcalan’dan yardım istediği yok. PKK’nın siyasi uzantısı olan partiye diyor ki; PKK kendini lağvetsin dediği zaman biz karışamayız, Öcalan irade sahibi diyorlardı. O zaman Öcalan’a söyleyin ya kendileri lağveder, etmezlerse biz lağvederiz denildi. Gereksiz yere kan dökülmesin istendi. Olayı zafiyet olarak görenlere de; zafiyet içinde olan aslında sizsiniz. Birileri de sözde destekler gibi görünerek; “ PKK sizi oyalıyor” diye tekere taş koyarken, uyanık geçinenlerde; Erdoğan anayasa değişikliği yapmak için DEM’i yanına çekerek tekrar başkan olmak istiyor derken diğer taraftan da Öcalan’a ne vaadde bulundunuz diye kafa karıştırmaya çalışıyorlar.

 

      Yıllarca terör sayesinde siyasi, ekonomik yönden kazanç sağlayanların işi bozuldu. Kolay değil kabullenmeleri, hatta önümüzdeki süreçte provakasyonlar yaşayabiliriz. Örgütün kararına uymayanlar en ağır şekilde bedellerini ödeyeceklerdir. Türkiye’de yeni bir sayfa açılıyor. Huzur, demokrasi ve barış içinde yaşam önümüzde. Gelin hep beraber birlikte örelim ne dersiniz?. Gelinen durumu özetleyen Demirtaş’ın Erdoğan’a ve Bahçeli’ye dua etmesidir. Son olarak Demirtaş’ın eşinin ameliyatı için Edirne’den İstanbul’a getirilmesi ve Bahçeli’nin geçmiş olsun telefonu nedeniyle konuşmaları süreç için çok anlamlı bir gelişme. Umarım bu diyaloglar daha da gelişir ve toplumsal barışa hizmet eder, umuduyla… 

Kalın Sağlıcakla.