HERKES KORKAK, PISIRIK SEN Mİ CESURSUN!
26 Ağustos günü Afyon Kocatepe’de Akşener’in konuşmasını günler öncesinden İ.P Sözcüsü Kürşat Zorlu’nun açıklamasıyla öğrendik. Zorlu; “Burada yapılacak önemli açıklamaların Türk siyasetinde önemli bir başlangıç olacağını ifade etmek istiyorum” diyerek kamuoyunda merak uyandırmak istemişti. Siyasiler, gazeteciler ve siyasi yorumcular konuşma hakkında yorum yapmaya başladılar. Hatta Bahçeli konuşma öncesi ön alarak komşuluk çağrısı yaptı. Bazıları daha da ileri giderek “Türk siyasetine damga vuracak” demişlerdi.
Konuşmasına her muhalif siyasetçi gibi iktidarı eleştirerek başladı. Akşener seçimde yenildiklerini kabul etti. Yenilgisinin tek sorumlusunun CHP ve Kılıçdaroğlu olduğunu söyleyerek işin içinden sıyrılmaya çalıştı. Bakın neler söyledi neler; “ Önce ben, önce şahsım diyenlerle uğraştık. İhanet ve hainlikle suçlandık. İktidara yanlamakla suçlandık. Ben sustum ama yüzde 60 ile kazanırız diyenler susmadı. Televizyonlara çıkıp utanmadan sıkılmadan seçim yenilgisini bize yüklemeye çalıştılar. Keşke herkes bizim kadar fedakar, yürekli ve cesur olabilseydi. İmamoğlu ve Yavaş’ın adaylık için önünü açmaya çalışmama rağmen aday olma cesaretini gösteremediler. Marjinal ve bölücü yapılarla yakınlaşan hiç kimseyle herhangi bir işbirliği yapmayacağız” diyerek, kendisinin fedakar, yürekli ve cesur olduğunu göstermeye çalıştı.
Gerçekten yaşananlar anlatıldığı gibi mi oldu?. Seçimlerden 1,5 yıl önceden başlayan görüşmeler 3 Mart 2023’de Akşener’in masayı devirerek 72 saat sonra iki belediye başkanını yardımcı olarak masaya getirmesi, Kılıçdaroğlu’nun yardımcı sayısının 7-8 olmasını sağladı. Masadan kalkarken kullandığı ifadeler yenilir yutulur cinsten değildi. Ülkeyi yöneteceklerini iddia eden 6’lı masayı kumar masası olarak nitelendirmesinden sonra hiçbir şey olmamış gibi masaya dönmesi muhalefetin yenilgisinin ilk işaret fişeğiydi. Masadan haklı olarak kalktığınızı kabul edelim. Kumar masası dediğiniz masaya geri dönmenizi kim istedi. Bu konuda hiç açıklamada bulunmadınız. 15 Temmuz darbesinden önce de; “ Ayın onbeşinde neler olacak neler, ben başbakan olacağım” sözünün açıklamasını yapmadınız?.Bunları açıklamadığınız sürece ne söylerseniz söyleyin kamuoyunu ikna edemezsiniz. Gerçi “seçmeni ikna edemedik” diyede itirafta bulundunuz.
KİMLERLE İŞBİRLİĞİ YAPTINIZ
Benim dikkatimi çeken bir husus var. Diyorsunuz ki; “Marjinal ve bölücü yapılarla yakınlaşan hiç kimseyle herhangi bir işbirliği yapmayacağız”. Şimdi soruyorum. Siz hangi marjinal ve bölücü yapılarla işbirliği yaptınız. Konuşmanızda PKK’yı suçlarken, devleti ele geçirmeye çalışan CİA güdümlü Fetö terör örgütünden niçin bahsetmiyorsunuz?. Günahınızı almayayım belki telaşeyle unutmuş olabilirsiniz diye düşünmek istiyorum.
HAMASET YAPMAKLA BİR YERE VARAMAZSINIZ
Konuşmanız boyunca 57 kez Türk, 13 kez Mustafa Kemal Atatürk ve 21 kez de Allah kavramlarını kullanmışsınız. Peki şimdi bir daha soralım; İsveç ve Danimarka’da Kuran-ı Kerim’i yakanlara neden bir çift söz etmediniz. Atatürk Belgeseli’ni sansürleyenlere neden sessiz kaldınız. PKK’ya her türlü silah ve para desteği veren ABD’ye niçin karşı çıkmadınız. KKTC’de yaşanan BM’lerin taraflı davranışına ‘ne yapıyorsun’ diye iki kelime niçin söylemediniz. Konuşmanızda insanları etkilemek için kullandığınız o değerli kavramların içini doldurmadığınız sürece samimi olmadığınız ortaya çıkıyor, haberiniz olsun.
Son olarak; önümüzdeki yerel seçimlerde nasıl bir politika yapacağınız merakla beklenirken yine her tarafa çekilen muğlak ifadelerle net olamıyorsunuz. Her parti ayrı ayrı seçime girmeli diyorsunuz. Cumhur İttifakı’nın seçime nasıl gireceğine siz mi karar vereceksiniz. Yoksa ittifak yapmak için bir gerekçeye hazırlık mı yapıyorsunuz. İ.P’nin ve Akşener’in işi zor. Çünkü ideolojisi olmayan partiler ergeç yok olmaya, dağılmaya mahkumdurlar. Parlamenter sistem olsaydı çoktan tarih sahnesinden silinirdi. O zaman ayakta kalmak istiyorsa başta Fetö, PKK ve emperyal güçlere karşı dik durmalı ve samimi olmalı, perde gerisinde başka, seçmen önünde başka tavırlar içinde olmamalı. Kalın Sağlıcakla.