ARINMA, CELLAD VE PAPA’NIN GELİŞİ!
Yine her zaman olduğu gibi hareketli günler yaşıyoruz. Geçen hafta CHP’nin 39. Olağan Kurultayı yapıldı. Özgür Özel delegelerin tamamının oyunu alarak CHP Genel Başkanlığı’na seçildi. Seçildi seçilmesine de parti bir türlü huzura kavuşamadı, gerçi böyle giderse de kavuşması zor gibi… Kongre günü Kılıçdaroğlu’nun sabah Gazetesi’ne verdiği demeçte; CHP’nin yolsuzluklardan, hırsızlıklardan arınması gerekir demiş. 14 yıl genel başkanlığını yaptığı partinin geçmişiyle yüzleşmesini ve bugünkü yöneticilerle yıllarca beraber çalışırken neden sessiz kaldığının sorumluluğunu da açıklaması gerekmez mi? CHP’nin gerçek bir ana muhalefet partisi olması için tarihiyle yüzleşmesi zorunludur.
CHP’nin komisyona katılıp da İmralı’ya gitmemesini eleştiren DEM Partisi’ne; “ Bir Stockholm Sendromuna kapılmamaya dün elinden zor kurtulduğunuz celladınıza aşık olmamaya davet ediyorum” diyen Özgür Özel’e DEM’den cevap gecikmedi. “Celladına aşık olma ya da Stockholm Sendromu metaforunu bizler için kullanılması en hafif tabiriyle bir akıl tutulmasıdır” diye tepki gösterildi. Bunca yaşanan acılar, ayrımcı ve dışlayıcı politikalar CHP zihniyetinin ürünüdür. Buna karşın 10 yıldır CHP’yle ittifak içinde olanda DEM’cilerdir.2019-2023-2024 seçimlerinde DEM’in oylarıyla başarılı gözüken CHP’dir. Kim cellad, kim aşık ortadır. İlk defa ciddi bir boyutta Kürt sorununu masaya yatıran AK Parti’dir. Gazete, radyo ve TV yoluyla Kürtçe yayın yasağı kaldırılmış ve devlet Kürtçe yayın yapan TV kanalı açmış. Seçimlerde Kürtçe propaganda yasağı kaldırılmış. Üniversitelerde Kürt Enstitülerinin kurulmasını sağlamış ve daha buna benzer uygulamaların yapılmasını gerçekleştiren AK Parti nasıl cellad olur. Herkes kendi tarihine iyi baksın o zaman ak koyun kara koyun belli olur.
KORKULARLA YÖNETİLDİK
Türkiye belli başlı bazı konulardan yola çıkarak vesayet sahipleri milleti uzun yıllar korkular yaratarak veya abartarak yönetmişlerdir. Şeriat korkusu, Komünizm korkusu, bölünme korkusu ve Haçlıların ülkeyi işgal korkusu. Şimdi artık, ne Şeriat, ne Komünizm ve ne de bölünme korkusu insanları korkutmuyor. Papa 14. Leo’nun gelişiyle bu korkuyu hortlatmaya çalıştılar. Türkiye’ye ilk defa Papa gelmiyor, gelen 4. Papa. Bakıyorum ‘İslamcısından milliyetçisine, solcusundan, ulusalcısına’ kadar ne kadar AK Parti ve Erdoğan karşıtı varsa hep birlikte Papa’nın gelişini Türkiye için felakete uğramış gibi görüyorlar. Peki başka kimler rahatsız; başta İsrail, Yunanistan, GKY’le bazı AB çevrelerini sayabiliriz. Dünya siyasetinde önemli bir konuma gelen Türkiye’nin Vatikan tarafından ziyaret edilmesi ve Papa’nın iki devletli Filistin’i ve savaş karşıtı açıklamalar yapması bu beyleri rahatsız etmiş olması doğal da, içerdeki beyler neden rahatsız olmuşlar anlayan beri gelsin. Ne yaparlarsa yapsınlar dışardakiler ve onların içerdeki işbirlikçileri Türkiye’yi durduramazlar. Güçlü devlet korkularla beslenip yönetilemez. Düşmanlarına korku, dostlarına güven veren bir devlet olma yolunda hızla yol almaktayız. Kalın Sağlıcakla.


