Mehmet AKBACAK


TÜSİAD,TÜRKİYE ESKİ TÜRKİYE DEĞİL ANLAMADIN MI?

Belki bazıları bunlar geçmişte kaldı, anlatmanın bir yararı yok. Esas bugüne gel dediklerini duyar gibiyim.


   TÜSİAD,TÜRKİYE ESKİ TÜRKİYE DEĞİL ANLAMADIN MI?

        1947’de İkili andlaşmalardan ve Nato’ya girilmesinden sonra emperyalist ülkelerin ekonomik bayiliğini yapan bir zümre ortaya çıktı. 27 Mayıs Cuntasına 12 Mart Muhtırasına açıktan destek verdi. 1971 yılında Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) adında örgüt kurarak kendi çıkarlarını korumak için örgütlendiler. Demokrasilerde olması gereken yapılardır. İşçiler sendikalarda, meslek sahipleri odalarda, esnaflar birliklerde bir araya gelmişlerdir. Bu örgütlerin tek amacı üyelerinin çıkarlarını toplumun çıkarlarıyla çatışmadan korumaktır.

       Maalesef kamuoyu ilk defa TÜSİAD’ı 1979 yılında Ecevit Hükümeti’ni yıkmak için 4 gün  tüm gazetelere ilan vererek savaş açtı. Piyasadan yağ, şeker, un ve yakıtların çekilip kuyruklar oluşurken, bir yandan da sağ-sol kamplaşmasının yarattığı gerilimden binlerce cinayetlerin yaşandığı bir ortamda TÜSİAD yangına benzin döküyordu. ( Gerçi yıllar sonra aynı silahla sabah sağcı, öğleden sonra solcu öldürülüyordu) 12 Eylül Cuntası’na giden yolun taşları döşeniyordu, mimarı da TÜSİAD’dı. Cuntanın sanayi bakanı TÜSİD üyesi Şahap Kocatopçu’ydu.

     TÜSİAD durmadı 28 Şubat darbesinin oluşmasında da 5’li çete olarak nitelenen TÜSİAD, TÜRK-İŞ, DİSK, TESK,TOBB,TİSK bu örgütler darbenin gerçekleşmesi için ellerinden geleni yaptılar ve başarıya ulaştılar. Milli sermayeden yana politikalar üretmeye başlayan G-8 adı verilen Müslüman ülkeleri bir araya getirmeye çalışan politikalar karşısında çıkarlarının tehlikeye gireceğini düşünen TÜSİAD hem hükümeti yıktı, hem de Refah Partisi’ni kapatırken Erbakan’a da siyasi yasak getirdi. Böylece TÜSİAD kuruluş ilkeri doğrultusunda amacına ulaşmış oldu. Yalnız hatırlamakta yarar var; kendi çıkarını ülke çıkarının önünde görmesi bağışlanamazdı. İMF’den gelen kredilerin büyük çoğunluğu bunlara ya da bunların amaçları doğrultusunda kullanılıyordu. 28 Şubat’ta bir gece milyarlarca dolar bu kesime gitti.

     Belki bazıları bunlar geçmişte kaldı, anlatmanın bir yararı yok. Esas bugüne gel dediklerini duyar gibiyim.

     4.Şubat günü TÜSİAD’dan yapılan açıklamalar toplumda infial yarattı. Açıklamada kısaca; “ TÜSİAD olarak moralimiz bozuk. Güven bunalımı yaşıyoruz. Depremlerde, yangınlarda, iş kazalarında insanlar ölüyor. Teğmenler ihraç ediliyor. Seçilmiş belediye başkanlarının yerine kayyumlar atanıyor, konuşur konuşmaz soruşturma açılıyor. Bir parti lideri tutuklanıyor. Sanatçı ajans sahibi tutuklanıyor. Gazeteciler tutuklanıyor. Suç örgütü kurmak şirket kurmaktan kolay.. Bizim için hukukun üstünlüğü esastır. İnsani değerleri ekonominin değerleri üstünde tutarız”. 

     Bu açıklamalara baktığımızda ne var canım TÜSAD ifade özgürlüğünü kullanıyor bunun hakkında soruşturma açılır mı? Diye itirazlara başladılar.

     Gerçekten ifade özgürlüğünü mü kullanıyor, yoksa siyasete dizayn mı veriyor. Bence her zaman olduğu gibi bu kesim kendisini toplumun ve siyasetin üzerinde görüp, toplumu manipüle ederken, başta hükümete ve siyasilere ayar vermeye çalışıyor.

 Suçlamalara kısaca cevap vereyim isterseniz.

    *Teğmenler disiplin suçu işledikleri için ordudan atıldılar.

    * Belediye başkanlarının bir kısmı PKK’yla iltisaklı veya yargı sonucu ceza aldıkları, bir kısmı da yolsuzluk ve ihaleye fesat karıştırdıkları için görevden alındılar. Peki göreve devam mı etselerdi. Siz şirketinizde, holdinginizde böyle adamları tutar mıydınız?.

  * Açıkca ırkçılık yapan toplumu iç savaşa sürüklemek isteyen çatışmaları organize eden partinin lideri elini kolunu sallayarak dolaşsın mı?

  * Depremlerde, yangınlarda, iş kazalarında insanlar hayatlarını kaybediyor. Bu felaketlerin sorumlularından hesap sorulmuyor mu?

  *Sistemin kendi kendisini düzeltme mekanizması olmalıdır diyor. Düzeltme derken neyi kastediyorsunuz beyler! Birileri gelsin tepeden aşağı düzeltsin mi istiyorsunuz.

  * Diyorsunuz ki; hukukun üstünlüğü esastır. Çok doğru diyorsunuz; cunta dönemlerinde hukuk işkence odalarında ayaklar altındayken, darbecilerin yoktan yere gençleri idama götürürken gıkınız çıkmazken hangi hukuktan bahsediyorsunuz. İnsani değerleri ekonominin değerlerinin üstünde tutarız diyorsunuz. Peki bugüne kadar PKK’nın binlerce insanımızı katlederken neden iki çift söz etmediniz. PKK’ya silahları bırak, örgütü lağvetin derken neden siz de buna destek vermediniz. PKK’nın varlığının devamını isteyenlere borcunuz mu var.

     Velhasıl kelam ne zaman işler az buçuk yoluna girmeye başlamasın, birileri rahatsız olup çelme takmaya çalışıyorlar. Terörsüz Türkiye’ye doğru giderken ekonomik sıkıntıların önüne geçmeye çalışırken, bölgede aktif bir konuma gelmişken, Orta Asya’da, Afrika’da, Uzak Doğu’da önemli ittifaklar kurup ekonomik anlaşmalar yapılırken seçime daha 3 yıl varken CHP’nin içindeki klik savaşlarını gündeme taşırken, Bremen mızıkacıları gibi TÜSİAD’ın ben de burdayım diyerek kriz ortamını yaratmanın ülkemize ne yararı var? Bilen varsa söylesin.

    Son olarak; EYYYY TÜSİAD ne derse de, mazindeki lekeleri temizlemeden başta işçilerden, çiftçilerden, küçük esnaftan ve emeklilerin düşük ücret almalarından, gelir dağılımındaki adaletsizliğinin baş müsebibi olduğun için özür dilemeden bu toplumun kahir ekseriyeti senden memnun değil bilesin. Şunu da bir yere not et; Türkiye eski Türkiye değil daha anlamadın mı?

   Türkiye’de yıllık gelirin %48.1’ini nüfusun %20’si alırken, en düşük gelire sahip olanlar ise nüfusun %20’i ise gelirin %6.3’ünü alıyor. Tablo ortada karar kamuoyunun! Kalın Sağlıcakla.