Mehmet AKBACAK


SİZ HANGİ ÜLKENİN MUHALEFETİSİNİZ?

SURİYE’DE KİMLER KAZANMIŞ, KİMLER KAYBETMİŞ


       SİZ HANGİ ÜLKENİN MUHALEFETİSİNİZ?

    Her ülke nasıl yönetilirse yönetilsin iktidar hep vardır. Muhalefet ise demokrasinin yaşandığı ülkelerde vardır. Esat, Saddam, Kaddafi, Mübarek’in yönetimde olduğu diktatörlüklerde muhalefet olmadığı için yönetimler kan dökülerek alaşağı edilmiştir. Haliyle bu durumda en çok bedeli o ülkenin halkı çekmiştir.

      Türkiye’de 1946 yılına kadar bir iki başarısız denemeden sonra muhalefet olmadan siyasete devam etmiştir. Muhalefetin yokluğu o dönemde yaşananlar sorgulanmadığı için hala bilinmezliklerle doludur.

     Muhalefet partileri iktidarın alternatifi olarak görev yaparlar. Demokrasinin kurumlaştığı ülkelerde iktidar icraatlarını muhalefet nasıl tepki verir endişesiyle titiz ve dikkatli bir şekilde yapmaya çalışır. Muhalefet ise iktidarın yanlışlarının üzerine giderek ülkeyi kötü duruma düşürecek politikalardan korumaya çalışırken, olumlu icraatlara destek vererek ülkenin daha iyi konumlara gelmesine yardımcı olur. Ayrıca seçmene iktidar seçimi kaybederse alternatif olarak ben varım diyerek seçmene umut verir.

 

    Bu yazıyı okurken bazı okuyucular “ hoca sen ne diyorsun, bizdeki muhalefete bakar mısın” dediğini duyar gibiyim. Maalesef bizdeki muhalefet genelde her zaman şikayetçi konumunda olmuş, hiçbir zaman iktidar olmak için projelerini sunmamış (Çünkü yok), siyaha beyaz, beyaza siyah demiş ve hala aynı siyaset devam etmekte.

      Bu kadar girişi niye yaptım. 2019 yılında Türkiye Barış Pınarı Harekatı’nın başladığı gün ABD Başkanı Donald Trupm’ın Erdoğan’a yazdığı mektupta şu ifadeler yer alıyor. “ Eğer bu işi doğru ve insani bir şekilde yaparsanız tarihte sizi iyi yazar. Eğer iyi şeyler olmazsa, sizi sonsuza dek hep bir şeytan olarak görürler. Sert adamı oynama. Aptallık etme!” Trump’un, bir devlet başkanına adi ve seviyesiz ifadelerin yer aldığı mektup göndermesi onun seviyesini gösterir. Bu mektuba yanıt olarak bir yetkili “Erdoğan tarafından reddedilerek çöpe atıldı” dedi. Bu mektup Erdoğan’ın şahsında Türkiye Cumhurbaşkanı’na yazılmış hakaret dolu ifadeler kullanılan çirkin bir diplomatik skandaldır. İktidarın tepki göstermesi çok normaldir. Aynı zamanda bu mektuba muhalefet partileri de aynı dozda tepki göstermeleri gerekirken, dönemin Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı; mektubun fotokopisini meclis kürsüsünden sallayarak Erdoğan’ın karşısına geçip, Trump’ın yanına geçerek Erdoğan’ı aşağılayacağım derken ülkenin bağımsızlığına yapılan saldırıya karşı çıkmamış, üstelik Trump’ı haklı çıkartmaya çalışmıştır. Aynı zamanda muhalefetin medya organlarında bu konu günlerce sakız gibi çiğnenmiş, sözde anti-emperyalist takılanlar tam bir ABD işbirlikçisi haline gelmişlerdi ama seçimlerde de derslerini aldılar.

                     ‘BİZİM’ TRUMP DEĞİŞMİŞ

    20 Ocak’ta göreve başlayacak olan Trump 14 Aralık günü yaptığı açıklamada bakın neler söylemiş. “ Suriye’deki güç Türkiye. Erdoğan çok akıllı bir adam. Türkiye bunu binlerce yıldır istiyordu ve oldu. Erdoğan benim çok iyi anlaştığım biri. Onun çok güçlü bir askeri gücü var ve bu ordu savaşlarla yıpranmamış. Evet Türkiye bu işin arkasındaki güç. Suriye’nin anahtarı Türkiye’nin elinde”. 2019’daki Trump gitmiş şimdi olaylara biraz daha objektif bakan Trump gelmiş. Gerçi Erdoğan’ın nasıl biri olduğunu Türkiye onu 22 yıldan beri iktidara getirmesi boşu boşuna değil herhalde. Lakin dün Erdoğan hakkında olumsuz ifadeleri başta Kılıçtaroğlu olmak üzere tüm muhalefet partileri, medyadaki besleme kalemşörleri iciğini, gıcığını çıkartırcasına tepe tepe kullanırken, bakıyorum son ifadeler hakkında gazetelerinde tek satır haber geçmiyor, parti yetkililerinin ağzını bıçak açmıyor. TV’lerdeki o ‘canavar’ sözcülerinin başı yerde gıkı çıkmıyor. İçlerinden “Lan Trump yaptın yapacağın” der gibi yüz ifadeleri.

    SURİYE’DE KİMLER KAZANMIŞ, KİMLER KAYBETMİŞ

     Suriye Devrimi’nde kimler kazanmış? Erdoğan karşıtlarına göre, listeye bakınca şaşırmayın. Başta ABD, İsrail, İngiltere, AB ülkeleri, DEAŞ, PKK-PYD, kaybedenler ise başta Türkiye, Rusya, İran, Katar, Heyet Tahrir eş – Şam ( HTŞ) Sormazlar mı? Bugüne kadar İsrail’e tek kurşun atmayan, bilakis Golan Tepeleri’ni işgal etmesine karşın İsrail’e gıkı çıkmazken, devrim’den sonra Suriye’nin silah depolarını bombalayıp yeni yönetimin kullanmasına engel olan İsrail nasıl oluyor da yeni yönetime yol veriyor. 13 yıl önce iç savaşın çıkmasına neden olan Rusya, İran ve ABD değil miydi? Şimdi Rusya ve İran çekilirken, ABD’nin ben karışmam tavrını nasıl değerlendirebiliriz. Şu unutulmasın kitleler aynı mağma gibidirler, sıkışırlar sıkışırlar zamanı gelince büyük bir patlamaya neden olurlar. Bu yüzden bazıları eski tavırlarını göstermediyse bu çok büyük patlamaya yol açmamak içindir. 

     Günlerdir medya organlarında Esed’çiler yas tutmakta, hala geri döner diye ahkam kesiyorlar. Neymiş HTŞ bu ülkeyi kaosa götürürmüş, ‘cihatcıymış’ ( ABD ve Batı karşıtı olanlara Cihatcı diyorlar) En büyük zararı Türkiye görecekmiş. Felaket tellağı yapmaya devam ediyorlar.

       Dün 17 Aralık’tı Fetö’nün yargı darbesinin yıldönümüydü, o günde muhalefet aynı tavır içindeydi. Kılıçtaroğlu başta olmak üzere Erdoğan kaçacak, başka çaresi yok diyorlardı. Öyle diyenlerin bir kısmı gerçekten kendileri kaçtı, bir kısmını da seçmen kaçırttı. Bazen kendi kendime soruyorum. “ Bu muhalefet partileri hangi ülkenin partileri”. Kalın Sağlıcakla.