Gazetecilik, 16 yıl boyunca hayatımın merkezinde yer alan, saygı duyduğum ve hayranlıkla baktığım bir meslek. Çerkeş, Çankırı, Atkaracalar, Şaçak, Kurşunlu, Orta Ilgaz ve Taşyaka gibi yerlerle iç içe geçmiş bu yolculukta, gazeteciliğin inceliklerini ve zorluklarını deneyimledim.
Gazetecilik, kolay elde edilebilecek bir meslek değil. Bu mesleğe duyduğum hayranlık ve saygı, beni her zaman motive etti. Hatta bazen, "Neden Basın Yayın okumadım?" diye düşündüğüm anlar oldu. Ancak kader, beni yerel gazeteci olmaya yönlendirdi. Gazeteciliğe duyduğum derin aşk ve memleketime olan bağlılığım, bu mesleği 16 yıl sürdürmemin en büyük sebebiydi.
Birçok insan, "Hangi partiyi destekliyorsun?" diye sorduğunda, ben "Çerkeş Çankırı Partisi" yanıtını verirdim. Çünkü gazeteciliğin, iki satır cümle yazmaktan çok daha fazlası olduğunu biliyordum. Gazeteci olmanın sadece kelimelerle değil, aynı zamanda toplumun dertleriyle iç içe olmakla ilgili olduğunu anlıyorum.
O ana kelimenin sonuna eklenmiş -ci- ekiyle gazeteci olunamayacağını belirtmek isterim. Çerkeş’te, gazeteci arkadaşım Yasin ile birlikte Çerkeş, Çankırı ve ilçelerinin caddelerinde yürümek; valimizle, kaymakamımızla, belediye başkanlarımızla, il genel sekreterimizle, köyde halkımızla, esnafımızla, organize sanayi müdürlerimizle bu memleketin dertleriyle hemhal olmak, halkın sorunlarını dinlemek, en keyifli anlarımdan biri oldu. Ancak son zamanlarda, "gazeteciyim" diyen birçok kişi, mesleğin özünü anlamadan bu alana girdi. Kopyala-yapıştır haberlerle gazetecilik yaptığını sananlar, toplumda yanlış bir algı oluşturuyor.
Şimdide, yediğini içtiğini, yaşamının bazı anlarını paylaştığı şahsi sosyal medya hesapları üzerinden iki satır yazıp gazetecilik yaptığını sanan ve "Gazetecilere sallayan" haberlerimizin altına "Haberi kaça yaptın, kaç lira aldın?" diyenler eklendi. Ona, buna kudurmuşçasına saldırıp, üç kuruş menfaat elde etmeye çalışan ve herhangi bir siyasi partide yönetime gelemeyen, sonra acımasızca eleştiren türden insanlar türedi memleketimizde.
İşte bu insanlara bakıyorum, hepsi bizden istekte bulunmuş; kimi ilan yaptırmış, kimisi düğün ilanı yapmış, kimin cenazesini haber yapmışız. Yani sizin anlayacağınız, onların işine yaramışız. Diğer yandan, onlar ise bize en acımasız eleştirileri yapmışlar ve Vuslat Haber ile Çerkeş Ajansı halkımıza hizmet etmeye devam etmiştir. Oysa sizden kimse ne reklam parası istemiş ne de bir çıkar gözetmiştir.
Malum, 5 gündür haber girmiyorum. Göz ameliyatı oldum. Ankara’da ziyaretime gelen bir dostum, "İş Bankası'nın kapanmasını haber yaptın, Çerkeş bir anda birlik oldu," dedi. "Yok be kardeşim, nereden çıkarıyorsun? Abi sen haber yaptın, CHP ilçe başkanı açıklama yaptı, belediye başkanımız imza topladı, halk tepki gösterdi, valimiz girişim yaptı, hepsi 3 gün içinde oldu."
Evet, biz Çerkeş’e hizmet veren iki gazeteyiz. "Sizin bize ithamlarınız, bizi para göz göstermeniz, bu mesleğe onca yıllarını vermiş, gecesini gündüzüne katmış, sabah akşam haber kovalamış arkadaşlarıma ve bana ayıp değil mi?"
Ama suç yine bizim. Neden gördükleri yerde "Turan abim, Yasin abim" diyenleri, yaptıkları aşırı yorumlar karşısında mahkemeye vermeyen biziz. Artık hiçbir siyasi parti bize bizden gözüyle bakmasın çünkü siyasi partiler kendilerini eleştirilemez gözüyle görüyor ama yanılıyorlar. Hayal kırıklığına uğradıkları zaman o partiye gönül verenler ise bize kızıyor.
Evet, yanlıyız. Kırmızı çizgimiz Çerkeş Belediye Başkanı Hasan Sopacı. Evet, yanlıyız. Çankırı ve Çerkeş yanındayız. Evet, muhalefetiz. Mutlu güzel Çerkeş için. Evet, iktidarız. Hizmet gelsin diye. Yarın ilçe başkanları, belediye başkanları değişir ama bizim Çerkeş sevgimiz değişmez.
Çerkeş’teki gazetecilik hayatımda, eleştiriler olsa da bizler her zaman memleketimize hizmet etmeye devam edeceğiz. Siyasi partilerin değişmesi önemli değil; bizim Çerkeş sevgimiz asla değişmeyecek. Gazetecilik, benim için bir meslek değil, bir yaşam biçimi. Bu yazıyı kaleme alırken, bu sevgi ve bağlılığı bir kez daha dile getirmek istedim.