Tarih: 20.09.2022 22:45
YENİ BİR DÜNYAYA YOLCULUK!
YENİ BİR DÜNYAYA YOLCULUK!
1964 yılında Kıbrıs’ta faşist Rumların, Türklere karşı giriştikleri katliamlar sonucunda Türkiye Kıbrıs’a müdahale etmek için jetleri göndermeye kalkışınca; ABD’nin sert tepkisiyle karşılandı. “Kimin silahlarıyla kimi vuruyorsunuz” diye harekatı durdurdu. Zamanın Başbakanı merhum İsmet İnönü Jonhson’a yazdığı mektupta; “Yeni bir dünya kurulur biz de orada yerimizi alırız” demişti. İki kutuplu dünyada yeni bir dünya kurulması söz konusu olamazdı. İstemiye, istemiye ABD’nin dünyasında kalacaktık. Sular o kadar hızlı aktı ki, iki kutuplu dünya yıkıldı, tek kutuplu dünya sahnede yerini aldı. ABD’nin tek egemenliği karşısında 1996 yılında Şanghay Beşlisi ve Şanghay Paktı adı verilen Çin,Rusya, Kazakistan,Kırgızistan ve Tacikistan’ın oluşturduğu bir örgüt kuruldu. 2001 yılında Özbekistan’ın katılmasıyla sayı 6’ya ulaştı. Daha sonra İran, Pakistan ve Hindistan’ın katılımıyla örgüt önemli bir güç halini aldı. Ayrıca Moğolistan, Mısır, gözlemci sıfatıyla örgüte katıldılar. Putin’in Soçi görüşmesinde Semerkant’taki toplantıya Erdoğan’ı davet etmesiyle ilk defa devlet başkanı sıfatıyla Türkiye katılmış oldu. Semerkant’ta Erdoğan’a gösterilen ilgiden bırakın Batı dünyasını, bizim içerdeki muhaliflerimiz de rahatsız oldu.
58 yıl önce İsmet İnönü’nün söylediği yeni bir dünya kurulur Türkiye’de orada yerini alır sözünü hayata geçirmeye çalışıyor. Erdoğan üye olabiliriz mesajını verdi. Şimdi ABD ve Nato düşünsün. Semerkant’tan yayınlanan fotoğraflara bakarak olumsuz yorumlar yapanlar nereye varmak istiyorlar anlamakta zorlanıyorum. Bir başarı varsa bu Türkiye’ye aittir. Türkiye vatandaşı olarak gurur duymalıyız. Nedense bu ortak sevinci paylaşmayı bir türlü beceremedik. Umarım bunu da başaracağız.
EYLÜL AYI ACI VE HÜZÜN AYIDIR
Eylül ayı yaz bitiminin habercisi sayılır. Gerçi sıcaklar hala devam ederken, bir yandan da yağmurlar yağmaya başlar. Ama yine de doğada ne sıcak, sıcaktır, ne de yeşil yeşildir. İkisini bir arada yaşarız. Okulların açılması bir yandan hareketlilik sağlarken, kış hazırlıklarının da başlama ayıdır.
Siyasi tarihimizde Eylül acılar, ızdıraplar, darbeler, idamların yaşandığı aylardandır.
Aynı zamanda 9 Eylül İzmir’in işgaline son veren Yunanistan’ı Anadolu’dan çıkardığımız gündür. Gerçi 9 Eylül’ü Yunanistan’a karşı kazanılan bir zafer olduğunu gizliyenler, sanki işgalci Osmanlıymış gibi geçmişimize küfrediyorlar. İşgalci Yunanistan’ı gizleyenler bu ülkenin insanı olamazlar.
Tarihte 6-7 Eylül olayları diye geçen İstanbul’da yaşayan azınlıklara (Rum, Ermeni) karşı Gladyo’nun organize ettiği yağma ve talan hareketi hala hatıralarımızda kara bir leke gibi varlığını korumaktadır. Bu hareket aynı zamanda Menderes hükümetine karşı yapılan itibarsızlaşma hareketiydi. Özel Harp Dairesi Başkanı Yirmibeşoğlu bu operasyon için; “ Başarılı bir operasyondu” diye övgüyle bahsetmiştir.
Yine tarihimizdeki 15 Eylül DP Hükümetinin Maliye Bakanı Hasan Polatkan ve Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu’nun idam edildiği gündür.İki gün sonra da devrin başarılı Başbakanı Adnan Menderes 17 Eylül’de idam edilmiştir. İdam sehpasına giderken Menderes’in son sözleri “Vatan Sağolsun” olmuştur. Hala bugün darbeyi savunan daha doğrusu darbenin siyasi ayağı olan yapı aynı senaryoyu Erdoğan’a uygulamak istiyor. Eğer helalleşmekte samimiyseniz bu konuda başta Menderes ailesi olmak üzere tüm DP’lilerden özür dilemelisiniz. 17 Eylül günü Menderes’in kabri başında dua edenlerin attığı tvite bakarmısınız. “ Ölümünün 62. Yılında rahmetle anıyoruz” diyor. Neden darbecilerin idam ettiğini gizliyorsunuz. Burada bile samimi olmadığınız apaçık ortada.
27 Mayıs darbesinin açtığı yolda yürüyen darbeciler Türkiye’nin en karanlık, en zalim ve acımasız katliamlar oluşturarak 12 Eylül darbesinin gerekçesini oluşturdular. Binlerce insan tutuklandı, gözaltına alındı, işkenceden geçirildi. İşkencede 70 insanımız hayatını kaybederken, 50 insanımız da idam edildi. ABD’nin organize ettiği bu darbe 2010 yılındaki anayasa değişikliği sayesinde başta Kenan Evren olmak üzere sağ kalan darbeciler yataklarında yargılandılar ve mahkum oldular. Yıllarca darbe mağduruyuz diyenler maalesef Kenan Evren’in yargılanmasına karşı çıktılar. Bu da bir kenarda not olarak kalsın.
6’lı MASAYA NELER OLUYOR
Her gün 6’lı masa hakkında konuşuluyor. O varsa ben yokum, biz olmazsak masa dağılır gibisinden aklına gelen konuşup duruyor. Açıkca söylemek gerekirse 6’lı masa seçmenlere bırak güven vermeyi kendi tabanına güven vermiyor. İmamoğlu’na çekil görevinin başına dön deniliyor. Yaşanan metrobüs kazası olduğunda Davutoğlu’yla istişare bulunuyor. Akşener ise bir gün Mansur Yavaş’ı öne çıkartırken, başka bir gün ise İmamoğlu’nu öne çıkartıyor. “Sizce Kılıçdaroğlu kazanacak bir aday mıdır” sorusuna bakın Akşener nasıl cevap veriyor. “Ama şimdi bu çok iyi bir soru olmadı” Ben henüz bilmiyorum, diyerek konuyu geçiştirmeye çalışmasına bakılırsa açıkça Kılıçdaroğlu seçimi kazanamaz diyor. Hatta Bolu Belediye Başkanını ziyaret etmesine ne diyelim. Kılıçdaroğlu ile araları bozuk olan CHP’lileri el üstünde tutuyor. Anlaşılan masaya kazanacak aday benden başkası olamaz demek istiyor. 6’lı masanın 7.ve 8. ortağı ise Kılıçdaroğlu’nu banko destekliyor. Anlaşılan bu hamur daha çok su kaldırır. Kalın Sağlıcakla.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —