ÇERKEŞ’TEN BİR BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU GEÇTİ…

Haberler 1.03.2021 14:36:00 0
ÇERKEŞ’TEN BİR BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU GEÇTİ…


 

ÇERKEŞ’TEN BİR BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU GEÇTİ…

Bedri Rahmi Eyüboğlu 1935 yılının Kasım ayında Çerkeş Demiryolunu yapan bir firmada çevirmen olarak çalışmak üzere  ilçemize gelmiştir.

Henüz 24 yaşında Genç bir delikanlı olan sanatçı Eğitimi sırasında Fransa’da tanıştığı Rumen asıllı nişanlısı Eren( Ernestine) Eyüboğlu’na yazdığı mektuplar daha sonra oğlu Mehmet Hamdi Eyüboğlu tarafından Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Eren Eyüboğlu Aşk Mektupları adıyla derlenerek kitap haline getirilmiştir.

Çerkeş’ten Bükreş’e yazılan mektuplarda ilçemizin havası, suyu, dağları, Pazar yeri, insanları, manzaraları daha yeni tanınmakta olan sanatçı tarafından ressam gözü ve şair gönlüyle çok çarpıcı sözlerle tasvir edilmiş, çizdiği eskizlerle(resim taslağı) Çerkeş’i nişanlısına anlatmaya çalışmıştır.

Mektupların satır aralarında dönemin sosyo-ekonomik, kültürel yapısını anlamak her türlü yokluğa ve yoksunluğa rağmen Cumhuriyetimizin sanata ve sanatçıya bakışını, kalkınma çabalarını görmek açısından güzel anılarla doludur.

 

 “Şimdi sana Ankara’dan saat on birde yazıyorum. Öğleden sonra saat ikide, Çankırı’ya hareket edecek ve geceleyin orada kalacağım. Senden bir mektup gelirse babam bana yollayacağına dair söz verdi.(Ankara’dan Yaş’a 5 Kasım 1935) s.184

            Adresim : Bedri Rahmi

            İsveç Grubunda Tercüman

           

Çerkeş – Çankırı – Türkiye

“Bucişkam… Dün Çerkeş’in pazarını gördüm, ilk kez. Hayran oldum. Benim için cennetten bir köşeydi… Resmi hiç yapılamamış ne konular! Ve eğer bu daktiloyla uğraşmayı daha da sürdürürsem bundan böyle resimlerimi yapmaya hiç vakit bulamayacağım; nice harika resmi yapılacak yerler keşfettim!” (Çerkeş’ten Yaş’a 17 Kasım 1935) s.193

 

 “Çerkeş sabahları birer mücevher kadar güzel ve ender rastlanan sabahlar. Çok soğuk ama çok sağlıklı…  Soğuk olduğunun farkına varıyorsun… Soluk aldığının farkına varıyorsun. Hava, Anadolu’da çok tanınan bir kokuyla dolu. Bucişkam… Eğer dün benimle Çerkeş pazarında olabilseydin! O pazarı dolaşırken sende yanımda pazarı gezebilseydin!!! Ah! Neler görürdün neler! Sevincinden muhakkak aklını kaçırırdın! Bir ressamın aklını başından alabilecek ne düşünürsen vardı bu Çerkeş pazarında! Orası bir Pazar değil… Yaşayan bir tuval gibiydi! Ucu bucağı olmayan bir tuval düşün. Ah Buciş. Köylülerin giysilerini ve başlarındakileri görsen, çıldırırdın… Çok ince bir zevk içinde ve hep de çok renkli giysiler. Şehirlerdeki tekdüze giysiler yanında, o ne zenginlikti, Yarabbim! Ya o ne canlılık! Gizlenmeyen duyguların her erkeğin, kadının, çocuğun yüzlerine vurması, yansıması görülecek şeydi.” (Çerkeş’ten Yaş’a) s. 193

Güzel dikilmiş şalvarların içinde genç kızlar, açık kobalt mavisi renklerin sonsuz değişik örneklerini giymişler. Şalvarların hepsi aynı renk görünüyor uzaktan… Ama yaklaşınca çok zarif değişikliklerle o kadar şalvarın hiçbirisi ötekisine benzemiyor.

Ah. Bütün bunları sana bir gösterebilseydim. Buciş!” (Çerkeş’ten Yaş’a 17 Kasım 1935 ) s.194

“Bu arada, Buciş, lapa lapa kar da yağmaya başlamaz mı! Bir kurutma kağıdı gibi, çevre karı emdi… sabahın yedisinde o tanıdığım Çerkeş, bambaşka bir görüntüye bürünüverdi. Benim güzel Çerkeşim sinemalarda gördüğümüz bir hale döndü.

Dağlar, karla örtülünce, üzerlerindeki renk oyunlarını kaybettiler. O bana resim yapma heyecanı veren, neşeyle bağırtan şarkılar söyleten görüntüleri kayboldu. Her şey karın altında silindi, gitti, bitti. Bana resim yaparken kullandığım beyazları hatırlattı… Tabiatta, sadece beyaz kaldı… Ama yine de bu, çok güzeldi. Kurşunkalemle çizilip sonradan bir silgiyle silinmiş bir desen haline dönüştü. Sadece birkaç parça kaldı ortada… Sadece kavaklarla başka diğer ağaçlar kalakaldılar koyu gri bir gökyüzü önünde…

Bucişkam. Az sonra bir gri mantoda, kar rengi ayarında çizgiler belirdi. Çok dinlenmiş bir limon sarısı rengi vardı. Ama çok sulandırılmış bir şekilde sürüldüğünü gözünün önüne getir. Tamam mı? Buciş, bu uçsuz bucaksız beyazlığın içerisinde bu azıcık renk tadı gözlerime, doğan güneşin ışığını göstermeyecek kadar hoş bir tesir yaptı… Hani, senin mektuplarında kullandığın “yorgunluktan yamyassı oldum” deyimi var ya… Bende bu gözlerime yansıyan güzelliklerden yamyassı oldum, kaldım!” s.220

Bedri  Rahmi’nin mektuba eklediği resmin üzerinde, “Dünyanın en güzel dağlarını gördüğüm Çerkeş hatırası” yazılı. s.240

Bu uçan atlar, Çerkeş’te hazırlanıp on sene sonra Ankara Devlet Operası’nın duvarlarına kondular. Bedri Rahmi’nin sevdiği bir konu kafasına girdi mi bir daha çıkmıyor. (M.H.E.)

 

 

Bedri Rahmi Eyüboğlu kimdir?

Bedri Rahmi Eyüboğlu (1911; GöreleGiresun - 21 Eylül 1975, İstanbulTürk ressam, yazar ve şairdir.

İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nde başlayıp Paris'te sürdürdüğü resim öğreniminin ardından yurda dönmüş ve yaşamı boyunca Güzel Sanatlar Akademisinde ders vermiştir. Yazma, gravür, seramik, heykel, vitray, mozaik, hat, serigrafi, litografi gibi birçok formlarda eserler üreten sanatçı, geleneksel süsleme ve halk el sanatlarında seçtiği motifleri yapıtlarında Batı’nın teknikleriyle birleştirerek kullandı. Şiirlerinde de halk kaynağından beslendi; masallardan, söylencelerden, türkülerden yararlanarak, doğa tutkusunu, insan sevgisini, yaşama sevincini, toplumsal sorunları yansıttı.

Milletvekili Mehmet Rahmi Eyüboğlu'nun oğlu, Türk aydınlanmasının öncülerinden Sabahattin Eyüboğlu ve ilk kadın mimarlardan Mualla Eyüboğlu'nun kardeşi, ressam Eren Eyüboğlu'nun eşidir.

                                                                                                 Düzenleyen

                                                                                              Murat KİRENDİBİ

 




  • Cuma 27.1 ° / 10.9 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 24.4 ° / 9.2 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazar 25.7 ° / 13.6 ° Orta kuvvetli yağmurlu